DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 21692470,41%
Isparta
22°

KAPALI

13:05

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

RESİM AÇIKLAMASI
RESİM AÇIKLAMASI
Mustafa Şentürk

Mustafa Şentürk

12 Mayıs 2024 Pazar

    ULUSLARARASI SAVAŞ SUÇLARI ARAŞTIRMA MAHKEMESİ

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

     

    Tüm dünyanın, duyarlı tüm insanlığın duyması gerekir.

    Türkiye gündemi üzerine 35 yıl sonra Uluslararası Adalet Divanı kararı ile şahidi haklı bularak 25 milyon tazminat ödenmesine karar verdi.

    Uluslararası Adalet Divanı bugüne kadar haklının yanında mı oldu, haksızın yanında mı? Bugüne kadar verdiği kararların toplamı 4 dosya.
    İsrail hakkında ağırlaştırılmış hapis cezası ve kamu iktisadilerine tazminat kararı vermesi olabilmelidir. Savaş suçları herhangi bir ülkede gezebilme veya ziyaret yasağı getirme olabilmelidir. İsabetli kararlar verebilmeliydi. Artık Uluslararası Adalet Divanı’nın hiç bir hükmü kalmadığı tescillenmiş oldu.

    İsrail’in dünyayı tehdit etmesi, tehdit edebilmesi, uluslararası suç örgütü olması, terörizm mafyası olmaktan başka ne olabilmektir?
    Tek devlet, tek dünya diyen bir siyonizm, kendinden başka hiç bir gücü görmeden dünyayı tehdit etmesi hukuk suçudur. Allah’ın gücünden başka hiç bir güç galip gelmeyecektir.

    Hukukun yanında kim olursa olsun, Müslüman kardeşler veya Türk kardeşler, bu sistem karşısında birlik olabilmeli. Beraber olup uluslararası savaş suçları mahkemesini yeniden kurarak sahiplenmek gerekiyor. Sistem karşısında yaptırımcı olabilmek gerekiyor. Millet iradesi şekillenmiş olur.

    Türkiye bu işin organize merkezi olacak şekilde taraflara birer üye verebilmelidir. İslam birliği gücünü ortaya koyabilmelidir.

    Silahlı kuvvetlerin savaş yetki ve görevlerinin uluslararası savaş suçları mahkemesine devredilmesi, savaş suçları mağdurlarının haklarını tescilleyici görevler üstlenmesi dönüşüm noktası olacaktır.

    İsrail gündeminde Miras Bakanlığı kuruyor. Bakanlık nezdinde yürütülecek faaliyetlerin adı Filistinli kimsesizlerin mülklerini ellerinden alarak, sokakta bile yaşama hakkı tanınmıyor.

    İnsani yaşama hakkı nerede kaldı? 40.865 km 6 milyar insanın yaşadığı yeryüzünde size yetmeyen nedir? Sizin ve sizinle iş birliği yapanların korkusu sadece İslam birliğidir, hakkın hakim olmasıdır.

    Hukukun üstünde hiç bir kuvvet yoktur. Ama siz insanlığa insan hakları, çocuk hakları, hayvan hakları dersi veriyorsunuz, diğer taraftan katliam yapıyorsunuz, soykırım yapıyorsunuz. Bu nasıl adalet anlayışı?

    Türkiye’nin uluslararası savaş suçları mahkemesinden neden korkuyorsunuz? Biliyorsunuz ki adaleti uygulamak, maskelerini düşürecektir.

    Devamını Oku

    ESKİ BAKAN ERDOĞAN BAYRAKTAR TECRÜBESİNİ HER ALANDA KONUŞTURUYOR

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    ESKİ BAKAN ERDOĞAN BAYRAKTAR TECRÜBESİNİ HER ALANDA KONUŞTURUYOR

    İş ve mesleki tecrübelerini Kiptaş, Emlak Konut, Toki, Çevre Şehircilik Bakanlığı’na taşıyarak 1994 yılından 2012 yılına kadar inşaat sektöründe, konut sektöründe Türkiye’yi başarıya götüren öncü mimarı, Erdoğan Bayraktar.

    Siyasi yönetimin 21 yıldır iktidarda kalmasının sırrı ne olabilir?
    Hükümetin iktidarda bugüne kadar olmasının sebebi, konut edinme programıdır. Bugün ilk yıllardaki gibi her yıl konut satışı yapılsın, tüm seçmenin soğuk duruşu rafa kalkar. Hala, devlet eliyle konut edinme veya otomobil edinme programları istenmektedir.
    Herkes devleti değil şahsi menfaatlerini düşünüyor. İçten pazarlıkla para ile oylarını satmaya getiriyor işi.
    Devlet konut mu yapmalı, sanayi ve teknoloji mi üretmeli? Yanlış politikalar uyguluyoruz.

    Tüm evsizlerin, kiracıların umudu, bugünü, yarını bekleyenlerin umudu hala devam ediyor. Tüm fakir fukaraya hükumet desteği ile ilaç olan Sayın Erdoğan Bayraktar’ın açılımlarının umudu hala devam ediyor. “Bugün, yarın Toki’ den ev alacağım.” umudu ile bekleyenlerin sayısı oldukça çoktur. Sadece 9 yılda yapılan konut sayısı 850.000 konut. Demek ki çalışınca oluyor.

    Lüks konut yaparak kaynak geliştirdi, bütçe yaptı, alt gelir grubuna ucuz konut yaptı. 3 gruba ayrılan konut sınıflandırması üst gelir, orta gelir ve alt gelir grubu.
    Yapılan konutlar sonucunda devlete kaynak getiriyordu. Varlığı ile kendini beyan eden Emlak Konut’ta bazı kesimlerin gözü 999 derece dönüyor. İnşaat sektöründe devletin en önemli şirketleri arasında bazı kesimler, varlığına meraktan ateşin içinde yanıyor.

    Ekip kurarak yetiştirip bakan olanı veya Toki başkanı olan ekip ruhu ile çalıştılar. Başka birisinde böyle birşey gördünüz mü? Yetiştirdiği nice insanlar var. Liderlik böyle olur.
    Kimin elinden tutup onlara makam verdi ise, ilk ihanet eden onlar oldu. Merdiven altında esnaflık yapan bir şahıs bakan olmak için onu oraya getiren bakanı devirme oligasyonları yapmaktan geri durmadı daha önceden de yaptığı gibi. Toki baskanı olmak veya Çevre Şehircilik bakanı olmak veya Bakan olmak için.

    Medya veya sokak konuşmaları ile bitmeyen iftiraların arkasındaki bir takım iş birlikçiler şahsi menfaatleri için haksızlığın abidesi dikerek Bakanı siyaset sahnesinden çıkardılar. Ne kaybetti ise devlet kaybetti, millet kaybetti.

    Kentsel dönüşüm seferberliği ile yola çıkan Bakan, Türkiye’nin çevre yaşını değiştirmek ve İstanbul’u Avrupa standartların üzerine çıkarmak için azimle çalışıyordu. Rantcilar veya bürokrasi veya iş birlikçiler çomak soktu, projeleri engellediler. Deprem felaketi ağır fatura kesti ama hala aynı akıl ile rant gözetenler aya çıktılar. Kaybetmeye mahkum insanlar. Erdoğan Bayraktar olsaydı, Türkiye’nin tamamı dönüşecekti.

    İnşaat sektörünü, müteahhitliği ile teknolojik olarak Türkiye’yi dünya ikinciliğe taşımak
    Türkiye müteahhitliği hizmetlerinde dünya standartlarını yakalamanın mimari olan Erdoğan Bayraktar. Bugün onun çalışmaları sonucu Türk müteahhitleri Avrupa’nın her yerinde inşaat proje yatırımları yapıyor.

    75 yaşında olmasına rağmen hala boş durmayan, deprem felaketi ile karşı karşıya olduğumuzu bilen Bakan: “Acil dönüşüm, hızlı dönüşüm yapmalıyız. İstiyoruz ki insanlar ölmesin, devlet ağır fatura ödemesin.” diyor.

    Uzman konuşmacıların yer aldığı etkinlikte, ‘Asıl gayenin, depremden sonra yara sarmak değil, depremde yıkılacak bina bırakmamak olduğu’ mesajı verildi.

    Of Hayrat Kültür ve Yardımlaşma Derneği 36. kez toplandı.
    Dernek tarafından geleneksel olarak düzenlenen ‘Cemiyette Muhabbet’ buluşmalarının 36.’sı önceki akşam deprem gündemi ile yapıldı. Üyelerinin yoğun katılım sağladığı toplantıda, deprem hazırlıkları ele alındı.

    AMAÇ YIKILACAK BİNA BIRAKMAMAK
    Konuşmacılardan Prof. Dr. Şerif Barış, Prof. Dr. Mustafa Erdik ve eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar sunum yaparken, katılımcılar deprem konusunda bilinçlendirildi. Sempozyumda esas gayenin depremlerden sonra bir taraftan yaraları sararken, asıl hedefin depremde yıkılacak bina bırakmayarak her türlü ihmalin önüne geçmektir dedi.

    Devamını Oku

    NATO TERÖR ÖRGÜTÜ GİBİ, TÜRKİYE İLE SAVAŞIYOR! İSVEÇ’E

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    NATO TERÖR ÖRGÜTÜ GİBİ, TÜRKİYE İLE SAVAŞIYOR! İSVEÇ’E

    NATO’nun uluslararası kimliği ile ön planda varlık göstermeye çalışma amacı ile tüm üyelerine stratejik olarak mesafeli durmasının yanında, ayırım gözetmeksizin mesafeli duruşu ile ön plana çıkması gerekiyor. Stratejik duruş göstermelidir.
    Türkiye, NATO’ya girmek için büyük özverilerde bulundu. Öncelikle ulusal sanayisinden vazgeçti. Ülkemizin kuruluş ideolojisi olan Altıok’u zaman içinde teker teker kırıp attı. Her alanda tam bağımsız yaşama ülküsünü bir yana bırakıp ABD’ye bağımlılık süreci başladı. Modernleşen ve üretime dayalı tarımımız topal ördeğe döndü. Birçok tarım ürününü ABD’den almak zorunda kaldık. Dünyanın kendi kendine yeten ülkelerinden biriyken NATO ile başlayan süreçte, ABD süt tozu ve margarinleriyle birkaç kuşak çocuk büyütüldü bu topraklarda. ABD çıkarları uğruna Kore’ye gittik. Askerlerimiz, NATO uğruna Kore’de toprağa düştü.
    ABD’nin ülkemizde kurduğu Gladyo’nun kışkırtmalarıyla gençlerimiz birbirini kırdı yıllarca. Ulusal bütünlüğümüz etnik köken, inanç temelli bölücü tohumların Gladyo tarafından toprağımıza ekilmesiyle tehlikeye girdi.
    Muaveneti batıran ABD… Ülkemizin Kemalist aydınlarını öldürten yine ABD… Bilim adamlarımızın cinayetlerle, kaza görünümlü öldürülmelerinin arkasından Gladyo çıkmakta. Eşref Bitlis gibi yurtsever bir askerin ölümünün arkasından NATO çıkmakta. Ülkemizdeki darbeleri yaptıran da ABD ve NATO.
    Kırk yıldır ülkemizin bütünlüğüne, devletimizin varlığına, ulusumun birliğine saldıran terör örgütü PKK’nın en büyük destekçisi ABD/NATO. Bölücü terör örgütünün eline silahı tutuşturan yine sözde müttefikimiz.
    ABD ve NATO olmasaydı İsrail, Gazze’de Filistinlileri soykırıma uğratabilir miydi?
    Uluslararası kurumlar NATO, BM, AB, Amerika’nın arka bahçesi değil mi?
    Türkiye daimi üye ise Türkiye’nin konuştukları neden dikkate alınmıyor da onların söylediği oluyor?
    ABD ve NATO olmasaydı İsrail, Gazze’de Filistinlileri soykırıma uğratabilir miydi?
    NATO, üye sayısını artırıp sınırlarını genişlettikçe saldırganlaşmakta. NATO’nun genişlemesi ile ABD, gücüne güç katmakta. Güçlenen Amerika, Türkiye’ye daha çok zarar verip ülkemizi daha çok tehdit eder. Bu durumda insan sormadan edemiyor: “Neden ABD ile müttefikiz, niye NATO’dayız?” diye.
    NATO kimlere hizmet ediyor?
    Başta ve İngiltere olmak üzere İsrail’e hizmet eden örgütsel grubudur. Üye ülkelerin insan gücü askerini her yerde kullanıyor, ama gelelim radar sistemleri, hava sitemleri, uzay sistemleri tamamen ABD elinde.
    Türk askeri NATO’da Amerikalı’nın hizmetçisi mi?
    TSK vatan görevi için NATO’ya gönderdiği asker vatan savunmasına mı gidiyor, yoksa ABD’li generallerin hizmetçisi olarak mı gidiyor? Sormak gerekir. Kara savaşlarının en güçlü ordusu TSK her an savaşa hazır uzman askerler olmak için siyasi karar ile yeniden on sekiz ay askerlik geri gelmeli. ABD’li askerleri yönetebilecek stratejik güce sahip olmalı. Oflu komutanın NATO mücadelesi: “Ben askerimi temizlik yaptırmaya getirmedim, vatan savunmasına getirdim.” diyerek istifa etti.
    NATO uluslararası askeri kuruluş ise Türkiye – Yunanistan sınırında Türkiye’ye karşı neden birlik kurdular?
    Başka bir ülkeyi mi menzile aldılar? Hayır. Elbette Türkiye var. Karşılarında tüm adalar, sınırlar NATO tarafından silahlandı. Siyasi boşluk aramaktan başka bir şey değil elbette. Türkiye sahipsiz değil, karşılarında lider var.
    Neden Türkiye? ABD aç kaldı, sömürecek ülke arıyor, bahaneler uyduruyor. Türkiye’ye girmek, üçüncü dünya savaşı çıkarmaktır.
    Soluğu yetmeden olduğu yere yığılacak ABD.
    NATO Türkiye ile Ortadoğu arasında kimi kimlere karşı koruyor?
    Ortadoğu’nun tümü bizim kardeşimiz ve elimizden geldiği kadar birleşmeye çalışıyoruz. Neden böyle harekat yapalım? Tabi ki ABD’nin kirli oyunlarının amacı aramızı açmaktır. Birbirimize karşı herhangi düşmanlığınız yok.
    ABD Afganistan’a nasıl insanları kullanarak işgal etti ise Irak’ta aynı politika izledi. Suriye ile Türkiye arasını açtı, kendi avuçların içine aldı. İşi gittikçe kolaylaştırdı. Sıra İran’da ve diğerlerinde. Allah hepimize yardım etsin. Yüce Allah’tan dileriz ki güç kuvvet verir de onları hüsrana uğratır.
    Birkaç gün önce on iki Mehmetçiğimiz toprağa düşürüldü haince. Ellerindeki silahlar İsveç yapımı. Ceplerindeki paralar ABD’den. Tüm lojistik destekleri Amerika’dan. TBMM’deki siyasi partiler, Mehmetçiklerimize saldırı konusunda üzülme yarışı yapmaktalar. TBMM’deki tüm partilerin önünde altın fırsat var. Bu fırsat bugün TBMM’ye geliyor komisyonda görüşülmek üzere. İsveç’in NATO’ya üyeliği… Partilerin teröre karşı içten karşı çıkışlarının testi olacak İsveç’in NATO’ya kabul edilip edilmemesi. Bakacağız gerçekten PKK’ya ve onun efendisi ABD ve NATO’ya kimler karşı. Kimlerin gözyaşları yüreklerinden akmakta, kimler timsah gözyaşı dökmekte?
    Türk halkının ABD ve NATO karşıtlıkları yüzde doksanın üstünde. TBMM, milli iradenin tecelli ettiği yerse bakacağız milletin iradesi mi, yoksa ABD’nin siyasal baskısı mı etkili olacak partilerin ve milletvekillerin üstünde. İsveç’in NATO’ya alınıp alınmaması TBMM üyelerinin milletin vekili mi, yoksa ABD’nin kurşun askeri mi olduklarının bir sınavı olacak. İzleyip göreceğiz bunu.
    Tek taraflı veya beş ülkenin aldığı karar ile kurulan platformun kimlere hizmet ettiği ortadadır.
    Uluslararası platformda karar varsa olabilmesini düşündükleri ülkeler yedi kıtadan en az bir kurucu gerektirmez mi? Dünya beşten büyüktür.
    Türkiye’de yaşayan birçok iş birlikçiler diğerleri gibi ABD’ye karşı ayaklananlar eylem yapsınlar, görelim. Hiç ortalarda yoktular. Davasında haklı olan bir avuç Hamas’a terörist demeyi iyi biliyorlar. “Siz insansınız, onlar insan değil.” zihniyetinden yapanlar hangi akla hizmet ediyor? “Türkiye’de bana yardımcı olun, ne istiyorsanız vereyim, sizlere yaşama hakkı danışayım.” diyenlerin aklına hizmet eden iş birlikçilerdir.
    Türkiye’deki iş birlikçiler neden hiç konuşmuyor, ABD’ye karşı ses çıkarmıyor?
    Türkiye’ye NATO’da önemli görev neden vermiyorlar?
    Tüm kontrol ABD elinde olan stratejik noktalarda silah gücü veya karar mekanizmasına, stratejik yol haritasında Türkiye olmaz ise olmazıdır. Türkiye önemli görevleri fazlası ile yapabilen, bilgi, deneyime sahip. Türkiye’nin ortak kararları öğrenmesini istemiyorlar. Üsleri veya uzay sistemlerini öğrenmelerini istemiyorlar, havacılıkta stratejik güç elde edilmesin diye.
    ABD üsleri
    Türkiye KKTC Barış Harekatı’na Türkiye’yi sabote etmeleri sonucu, 1975 yılında Türkiye kararı ile ABD üssüne el koyarak Türk bayrağı çekilir ve İncirlik üssü kapatılır. Sonrasında sabotaj kaldırılır, üsler teslim edilir.
    Yeni karar ile ASELSAN ve HAVELSAN, TAI kurularak askeri savunma sistemleri çalışmalara başlar. Bugün geldiğimiz son noktada ise savunma sanayinde ilk beş sırada Türkiye.
    Gittikçe savunma sanayisine yüklenen Türkiye, tüm dünyanın savunma ihtiyacını karşılayacak seviyeye gelmesidir.
    Kimsenin bilmediği bazı silah sistemleri ve pompa sistemlerini Erbakan’dan çalınmış projeler olarak tarihe geçen, ABD silah nasıl yapılır sözlerimizde. Sana atılan mermi sana isabet etmeden düşmana isabet etmesidir. Hava üssünü işgal eden uçaklar uzaydan müdahale ile uçakları herhangi havalimanına sürükleyip getirmelidir. Uzay teknolojiler üssü.
    NATO üsleri
    Türkiye NATO daimi üyesi olduğu için uluslararası anlaşmalar gereği NATO üslerini kaldıramıyor. Aksi takdirde olumsuz sonuçlar çıkarmaya çalışıyorlar.
    Kimin askeri var?
    Genel sekreterinden birlik komutanlarına kadar batı dünyasının askeri var. Stratejik tüm birlikler veya başkanlıklar ABD’nin kendi askeridir.
    Sormak gerekir ise kuruluşundan bugüne kadar Türkiye’ye neden üst düzey görev vermiyorlar?
    Ama nerde bir savaş var, Türk askeri orda. Müslümanı Müslümana vurduruyorlar. ABD, Türk askerini arka planda kullanıyorlar, yaptırıyorlar. Böyle yaklaşımı tarafsız olarak uygulamak ciddiyet göstermiyor, tam dersine taraf tuttuğunuz gösteriyor.
    NATO
    NATO uluslararası askeri ve stratejik olarak kurulma amacı ile yola çıkmıştır. Üye ülkelere stratejik destek veya insan gücü, bilim gücü, silah gücü ile ayrım gözetmeden tüm üyelerine lojistik destek sağlamadadır.
    Üyeleri arasında Türkiye’yi yalnızlaştırmaya çalışmak için iki taraflı politikaları tüm insan gücünü kullanarak ABD, insan gücü ve silah gücü ile gayrimeşru destek sağlamaktadır.
    NATO uluslararası tarafsız olma niteliğini kaybederken bunca insanın kanına girerek milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuştur.
    Daha fazla ileri gelmeyeceğini anlayınca artık NATO yeni kimlik arayışına geçti.
    Yeni bir faaliyet keşfetmeye çalışmada hiçbir ülkenin güveni kalmadı.
    UluslararasI düzeyde kendini yeniden kabul ettirmeye çalışmak yerine amacın ne olduğu yıllar öncesi Necmettin Erbakan tarafından açıklamıştır.
    Bugün net görünen fotoğraf NATO İncirlik üsleri veya Kürecik gibi üsler ile ABD’ye hizmet ediyor. Haklı davada Türkiye itirazlarına doğan süreçte Türkiye’nin NATO’dan atılma gereği duyulmaktadır.
    Türkiye çevresinde tüm ülke sınırlarında NATO üsleri olması, NATO’nun Yunanistan yanında olduğu kaçınılmaz bir durumdur. Aynı şekilde Ortadoğu koridorunda NATO kimi kime karşı koruyor? Türkiye’yi koruyor mu, yoksa tehdit etmeye mi çalışıyor? Ortadoğu’da akan kanın mimari, tek sebebi ABD’dir. Ve NATO’dur.
    1974 Kuzey Kıbrıs Barış Harekatı’nda Türkiye’ye yapılan ambargo sonrası 1975 yılında İncirlik üssü kapatıldı ve ABD üslerine el konularak ABD bayrakları indirilip Türk bayrakları çekilerek TSK kontrolüne geçtikten sonra ambargo ortadan kalkar. Demek ki olabiliyor.
    Türkiye üsleri kapatacak ama mazot uygulaması ile ‘Türkiye kurallara uymuyor.’ gerekçesi ile NATO üyeliğinden atılabilir.
    Yanı sıra İsveç’in NATO üyeliği kabul etmediği için de ayrı bir senedir. Terör örgütünü destekleyenler kurumu diyebilirsiniz.
    Kim kime karşı örgüt kalkanı olmuş, açıkça ortadadır.
    Türkiye NATO’nun daimi üyesi ise önemli stratejik kararlarda veya birliklerde neden yok veya Türkiye kendi hudutları çevresinde olan üslerin, askeri birliklerin veya kontrolü NATO’da olan Türkiye temsilcilerine verilmiyor?
    Bugünlerde Türkiye Ortadoğu sınırında güvenlik amaçlı neden müdahale edilmiyor? NATO ne iş yapar, kimi kimlerden korumaya çalışıyor, sormazlar. Türkiye Ortadoğu arası uluslararası sınır güvenliği kontrolü ile Türkiye güvenliğini tehdit eden unsurlara karşı savunma yapamıyor. Bu nasıl NATO güvenliği? Hepsi lahana partisi.
    Tüm batı devletleri Türkiye’den ve İslam birliğinden korkuyor. Çağımızın nesilleri narkozları yediği için batıya karşı cesaret edemeyen hasta yatağında yatan Türkler bir avuç Hamas kadar olamıyor.
    Son dönemlerde dünyaya meydan okuyan Türkiye, ABD ve NATO’yu karşısına alarak savunma sanayinde meydan okuyor.
    Uzay ve Havacılık mesafe kateden Türkiye uzay teknolojileri kurmaya çalışırken on yıl önce gündem olan ‘uzay kuvvetler komutanlığı’ kuruluyor.
    Üs kurma teknolojileri, AR-GE çalışmaları devam eden Türkiye 1975 ambargosundan sonra bugün de aynı kararlılık ile çalışmalarına devam ediyor.
    Dünya uzay kuvvetler komutanlığı iki ülkede var; ABD ve Fransa. Karşısında Türkiye ekleniyor. Uzay saldırılarına karşı kendini korumak için Türkiye uzay kuvvetlerine komutanlığı kuruluyor. Avrupa ülkeleri aynı adımı attığı süreçte bilin ki NATO uzay çalışmalarına başlayacaktır.
    NATO’nun önemi güvence vermek ve stratejik olarak kurulan birlikte güvenlik sorunu arz edilen yerlerde her ülkenin bir komuta birliği olabilmesidir. Karargah her ülkeden stratejik uzman komuta olabilmeli. Sormak gerekir ise her yerde neden hep ABD var, Türkiye yok, veya başka ülke yok? Türkiye askeri ABD’nin hizmetçisi mi? Kesinlikle olmamalı.
    NATO daimi üyeleri karargah merkezinde olabilmeli. İlk kurucu üye olması gereken Türkiye ilk önce kurucu olurken, hava değişikliği sonrası kurucular kurulundan çıkarılarak daimi üye oldu.
    Ortak karar ile tarafsız renk ayrımı yapmadan kimliğe sahip olması gereken NATO’dan Türkiye’ye verilen sözlerin biri yerine gelmedi. NATO genel sekreteri veya yardımcısı, Birleşmiş Milletler genel sekreteri aynı oyunu oynadı. Verilen sözler karşısında vaatler yerine gelmediği gibi, Türkiye antlaşmalardan çekilebilir. 1942 1945 döviz anlaşmasında İngiltere’nin yaptığı gibi Türkiye hassas konularda esnek davranıyor, taviz veriyor.
    Türkiye’nin de bir planı var.
    Yeni bir görevi Türkiye’nin üstlenmesi, tarafsız askeri birliğin kurulması ile tam bağımsız Türkiye, NATO’suz olacak.
    Stratejik noktalar Türkiye NATO’nun elinde olacak. Nasıl güven vererek NATO’yu dağıtmak ABD yalnızlaştırılıp önemli noktalara çökmek, tümünü kontrol altına alarak tüm ülke genelkurmay başkanlarının NATO’ya bağlı olabilmesi habersiz harekat yapmamak.
    Türkiye gerçek anlamda kara savaşları ve deniz savaşlarında tarih yazdığı gibi bugün Türkiye’nin başarısını görmek istemiyorlar. Türkiye’yi geri plana atıyorlar, götürüyorlar, yalnızlaştırmaya çalışıyorlar.
    Yeni dönem ABD yeni başkanı Trump olacak. Türkiye iyi kullanacak ve Trump ile ABD’nin sonu olacak. Sabırla bekleyin.
    NATO’nun Türkiye’ye hiçbir faydası yoktur. Tamamen taklit üzerine üsleri kurarak amacına ulaşmaya çalışıyor.
    Tam tersine NATO, TSK askeri ve insanı gücünden faydalanıyor.
    NATO’nun Amerika adına dünyaya hükmetmesi ötesinde Türk askerini her yerde kullanmak yani satın alarak, Müslümanı Müslümana vurduruyor.
    Türkiye’yi neden NATO’dan atmak istiyorlar?
    Türkiye haklarını aramakla baş kaldırdığı için Türkiye’nin güçlenmesini istemiyorlar, kayıp vermesini istiyorlar. Ortadoğu sınır bölgesinin Türkiye topraklarına katılmasını istemiyorlar.
    Hukuken ve diplomasi çalışmalarında arabuluculuk üstlenen Türkiye’nin amacı, bir kişinin ölümüne izin vermiyor.
    Türkiye haklı olarak NATO üslerin kaldırılması için veya İncirlik üssünden Güney Kıbrıs ve Kıbrıs üzerinden İsrail’e silah taşımacılığının durdurulmasını istiyor. Hani sizde insan hakları vardı? Hani çocuk hakları vardı? Hani hayvan hakları vardı? Türkiye’ye ders vermeye çalışıyorsunuz, öyle mi? Tüm insanlığı öldürüyorsunuz, hakkına giriyorsunuz. Sizler asla ve asla uluslararası kimlik sahibi olamazsınız.
    ABD ve İngiltere’nin arka bahçesi olursunuz.
    Stratejik destek ve lojistik destek olarak tüm faaliyetleri NATO üzerinden yapanlar hangi akla hizmet ediyor?
    Siz barışa birlik değil, ancak örgüt olursunuz. Asker peygamber ocağı. Tüm insanlığı kucaklayan barındıran, düşmana karşı koruyan silahlı kuvvetler kimliğine sahiptir. Siz sadece AB arka bahçesinde hortum tutan, bekçilik yapan örgütleri olabilirsiniz.
    İsrail devlet olmakta samimi değil. Barışçı değil. Sürekli terör ile iş birliği halinde çalışmakta, güvenlik tehlikesini ön plana atarak ABD lobisinden milyarlarca dolar yardım almaktadır.
    1997 Ocak ayında İsrail Dışişleri karşılamayan bir başbakana: “Biliyorum, sen Müslümansın, bizi sevmiyorsun. Bizimle iş birliği yapmak istemiyor musun?” deyince: “Ben sizi değil, Siyonizm’i sevmiyorum.” deyince ne diyeceğini bilemedi dışişleri bakanı.
    Gazze’ye çözüm aranıyor. Özgür Filistin FSK ordusu BM himayesinde onaylanarak gönderilmez ise Türkiye Cumhuriyeti BM’den yetki alarak Özgür Filistin Ordusu Gazze’ye gönderilecek, geçmişte Necmettin Erbakan’ın yaptığı gibi.
    NATO uluslararası cazibesini kaybetti.
    Yıllardır ABD hizmetinde insanları öldürmelerinden dolayı, bugün gazete sesi çıkmıyor, müdahale etmiyor. Uluslararası yeni misyon arayışına geçerek yeniden kendini kabul ettirmeye çalışan NATO’nun, ABD hizmetinde olduğu süreçte hiçbir önemi yoktur.

    Devamını Oku

    ULUSLARARASİ ADALET DİVANI VE ÇİFTE STANDARTLAR

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Dünya 8 milyar insan ve yedi kıtadan oluşmaktadır. Adalet Divanı gerçek adalet timsali olması gerekiyor ise her kıtadan bir üye olabilmesi gerekir, kim olursa olsun. Tarafsız karar verebilmek için statü olarak karma üyelerden oluşan adalet divani düzel kişiliğe sahip olabilmesi gerekiyor. Bugüne kadar yargılanan teröristler ve uluslararası insan katillerini cezalandırmaya taraf tutarak karar verdi.
    Dünya da yeni bir uluslararası adalet divani kurulabilmesi, hukukun üstünlüğünü göstermesi gerekiyorsa ancak ve ancak Türkiye’nin katkılarıyla olabilir, yedi kıtadan ikişer üye olabilir.
    Uluslararası Adalet Divanı nerede İsrail insanlık suçu işliyor. Mescidi Aksa’ da sivil halka karşı gerçekleştirdiği saldırıları en ağır şekilde kınıyoruz.
    İsrail’in bu saldırıları Birleşmiş Milletler ‘in Kudüs’e yönelik aldığı kararlara, Cenevre Sözleşmeleri ‘ne ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ne aykırı olduğu gibi Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Roma Statüsü uyarınca da insanlığa karşı suçtur.
    İsrail, işgal ettiği toprakları sahiplerine iade etmeli, suç işlemeye son vermelidir.
    Karabağ savaş suçları mahkemesi Türkiye’de fiilen olması gereken mahkemesi insan hakları ve savaş suçu işleyen kim olursa olsun yerli veya yabancı yargılanabilir yetkisine sahip olabilmesi uluslararası anayasal olarak karşılıklı kabul ettirmektir.
    Savaş ortamında veya işgalci konumunda insan katili devleti veya yetkili başkanı yargılanabilir. Vatana silahlı kuvvetlere ihanetten yargılanabilir düzel kişilikte Karabağ savaş suçları mahkemesi kurulması gerekiyor. Kapatılan askeri Yargıtay’ın bazı yetkileri karar savaş suçları mahkemesine devredilebilir statü kazandırmaktır.
    Dünya beşten büyüktür, adalet ve hukukun üstünlüğü beşten büyüktür. Ağır yaptırımlara sahip olabilmek hukukun afi olmadan geçmişten geleceğe tüm savaş suçlarını yargılanabilir dava edebilir maddi ve manevi cezalara maruz bırakabilmektir.
    Savunma sanayi ve teknolojileri yargılanabilir ve sorgulayabilir olmalıdır. F-35 uçakları ve ortaklığı veya alınan mühimmatın kim olursa olsun düşmana karşı kullanabilmesi kendi lehine savaşabilmesidir.
    Batı, Türkiye hukukunu tanımıyor ise Türkiye de batının hukukunu tanımayabilir, durumda olabilmesi haklı olarak karşılıklı yaptırım uygulayabilir pozisyonuna geçmek Türkiye keskin kararlar alabilmesidir.
    Türkiye hukuk devleti olduğu için haksızlığa boyun eğmeden tarafsız hukuk devleti olduğunu dünya ispatlayabilen Türkiye gerekir ise her bölgeden bir üye temsilci Atayarak Avrupa insan hakları mahkemesine karşısında üstünlüğü Meydanda gönderebilir. Karabağ savaş suçları mahkemesi en önemli gündem olabilmelidir.
    Siyonizm’in kurduğu uluslararası adalet divanı, yüz yıldır katliam yapan, herhangi bir suç işleyen kişi veya devlet görevlisi, askeri, devlet başkanı yargılamalar altı kişi hariç yargılamalarda hiçbir ceza veremediler.
    Türkiye’nin üstlenmesi gereken büyük görevler adaleti temsil etmek için uluslararası insan hakları, savaş suçları, idari suçlar hakkında ağır yaptırımları olması gerekir
    Dünya’nın gözleri önünde İsrail; kadın, çocuk, genç, yaşlı, sivil demeden insanları öldürüyor. Devletler göstermelik kınamalarla katliama seyirci kalıyor. Artık uluslararası hukuk çerçevesinde yaptırım uygulama zamanıdır.
    Birleşmiş Milletler ‘in varlık sebebi bu katliamları önlemektir. Başta kendilerine gelişmiş diyen devletler olmak üzere tüm devletleri bu zulme karşı masum insanların yanında olmaya, tüm toplumları da devletlerine harekete geçme konusunda çağrıda bulunmaya davet ediyoruz.
    Türkiye’de acilen (Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinin) kurulmasını istiyoruz
    Mustafa Şentürk Araştırmacı-Yazar

    Devamını Oku

    GAZZEDE İNSANLIK ÖLÜYOR

    GAZZEDE İNSANLIK ÖLÜYOR
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Türk milleti olarak ve İslam topluluğu olarak birlik ve beraberlik duygu ve düşüncelerimiz ile geçmişten gelen insanlık merhametimizi yeniden inşa ederek birbirimizi sevmeliyiz.

    İnsanlık tarihinde hiçbir zaman menfaat çıkar amaçlı bir kardeşlik olmadı. Yahudi’nin işi Türk milletinin ahlakını bozmak ve yozlaştırmak için yıllardır çalışıyor tatbiki milletin birliğini bozmak için ve son açıklaması ile itiraf ederek birlik beraberliklerini bozduk ahlakları bozduk amacımıza ulaştık demelerin altında yatan büyük anlam ifade ediyor.

     

    Gazze’de yaşanan katliam ve yıkımın gerisindeki failler, İsrail’e sınırsız destek verenlerdir.

    Buradan hem İsrail’e hem onu destekleyip teşvik edenlere sesleniyorum:

    Gazze’de masumlar ölmeye devam ettikçe bölgemize gönderilen hiçbir gemi, hiçbir uçak, yapılan hiçbir siyasi şov barış getirmeyecektir.

    İsrail yönetimi güvenliği 10 bin kilometre ötede değil, Türkiye başta olmak üzere bölgesindeki komşularında aramalıdır.

     

    Filistinlileri gönder ne demek oluyor öldürmeye davetiye mi arıyorsun yoksa Türkiye’ye olay çıkarmak için manevra mı yapmaya çalışıyorsun Cihat Yaycı Paşanın söylediği gibi şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor.

     

    Türkiye ile yakın olan yakın hangi ülke varsa terörist söylemlerle aramızı açmaları ve her platformda terörist İslamofobi diyerek tüm İslam ülkelerini Türkiye ile araların zedelenmesine hep olmasına öncülük etmediler yarın, tekrar İslam fobi terörist söyler iseler hayret etmeyin bir ABD içişleri bakanı veya dış işleri bakanı nasıl İslam teröristtir diyebilir.

    Bugün Hamas için de aynisi söz konusudur terörist Hamas terörist Gazze diyorlar bunca mücadeleye rağmen teknolojiye sahip olmalarına rağmen Gazze’de yaşayanları yıldıramayanlar bu sefer üzenlerinden suçu atarak hamasi suçlu çıkarmaya çalışıyor

     

    Filistin mücahitlerine gücünüz yetmeyince terörist ilan ediliyorsun ve Türkiye’yi de kendin gibi yapmaya çalışıyorsun. Türkiye senin kirli planlarını bilmediğini mi düşünüyorsun küçük büyüğe tüm Müslüman toplulukları işgal ederek geliyorsun düşünme ki Türkiye üzerindeki planından haberimiz olmadığını Türkiye işgal ettikten sonra her şeyin tamamlanacağını Türkiye bu geçişe izin vermeyecek.

     

    Hamas’a terörizm diyen zihninizde kendine önce bir baksın terörist kimdir. Asıl terörist ABD’nin kendisi ve arka bahçesi İsrail ve Bünyamin Netanyahu gibi diğer yandaşları olduğunu unutmasınlar bunları dünya tarihi not olarak defterine yazıyor.

    ABD eskisi gibi bu mesuliyeti üzerinden atamayacaktır.

     

    Türkiye’ye yaptırım uygulamaya çalışanlar asıl Türkiye geçmişten bugüne gönderilmesi gereken birileri varsa onlarda Yahudilerdir. Ve tüm sivil toplum kuruluşları kapatılmalıdır. Cemaatler kapatılmalıdır.  Ticari unvanı olan işletmelerde kırmızı bayrak adı altında kimliklerin çizgisi   verilmelidir.

     

    Bugün sırtını dayayarak efelendiği güçler, yarın kendi evlerindeki yangını söndürmek için pılısını pırtısını toplayıp gittiğinde İsrail halkının güven ve merhamet arayacağı ilk yer, tıpkı 500 yıl önce olduğu gibi yine Türkiye olacaktır.

     

    İsrail yönetiminden ve toplumundan istediğimiz, milletimizin asırlara sâri bu merhamet duygusunu zedeleyecek tavırlardan uzak durması, barış çağrımıza kulak vermesidir.

     

    Türkiye Halep’i havadan bombalamayı bilmiyor muydu karadan giriş yaptı? Amerika’nın hava harekâtları bir katliamdır.  Korkaklıktır. Cesaretsizliktir Türkiye yapıcı uzlaşma yolu ile Peygamber şefkati getiriyor her girdiği yere Halep yüz yıldır Türkiye’yi bekleyen özlem var Musul, Kerkük hakeza aynı şekilde bekleyen özlem var Türkiye insanlığı öldürmüyor kimselerin malına mülkiyetine veya canına kıymak, Amerika ile Türkiye arasında insan hakları kimde olduğu açık ortadadır.

     

    Asıl terörist senin piyonların olan örgütlerdir.

    İllegal örgütler kurarak insanlığı öldürüyorsun sonra bana insan hakları diyorsun.

     

    İsrail’e zorla herkesi dost etmeye çalışıp güç kazanmaya çalışanlar yarın Ukrayna gibi başka ülkelere işgale gitmeyeceği ne mahkûm ki hangi vaatleri yaparak o ülkelerden destek topluyorsun sizin kirli kefereler olduğunuzu dünya insanlığı bilmiyor mu?  İsrail vatandaşları savaşmak istemedikleri halde zorla savaştırmaya çalışan kimlik var.

     

    Kendini savunmaya alan hamasi kukla olmasını isteyenler sizin elbet’ de davanız yok ama onların cihat davası var ya ölmek ya kalmak İsrail Amerika hiç ölmek istemiyor yer yüzünde baki kalacak gibi karadan güçleri yetmiyor havadan öldürüyorlar veya çocukları öldürüyorlar.

     

    Tüm ülkelerin askeri güçlerini itibarsızlaştırmak veya terörist demek veya bitirmek için farklı politikalar uygulamak adı altında gücünü azmini kırmaya çalışmak ve sonrasında uçaklar ile bombardıman durmayı planlayan politikalardan yana olmayacağını söyleyebiliriz.

     

    Ramallah başta olmak üzere, bölgede yıllardır süren yerleşimci terörü bir an önce son bulmalıdır.

    Filistinlilerin evlerini, arazilerini gasp eden, silahlanıp canlarının istediği sivilleri öldüren, üstelik bunları da İsrail güvenlik unsurlarının desteğiyle yapan bu işgalcilerin suçlarını hiçbir kavram örtmez.

     

    Tıpkı teröristin terörist olarak yaftaladığı gibi yerleşimci kılıklı veya asker-polis üniformalı hırsızlara hırsız, katillere katil denmedikçe ve bunlara o şekilde muamele edilmedikçe bölgeye huzur gelmez, gelemez.

     

    Savaşın yayılmaması için tüm aktörler sorumlu hareket etmeli, bölge dışı güçler İsrail’le dayanışma adına ateşe benzin taşımaktan vaz geçmelidir.

    Akıl ve vicdan sahibi diğer tüm ülkeleri, İsrail devletinin aklıselime dönmesi için Netanyahu hükümetine baskı kurmaya davet ediyorum.

     

    Bu savaşın kalıcı barışa giden yolu açması için Türkiye sorumluluk almaktan asla kaçınmayacaktır.

    Teklif ettiğimiz garantörlük müessesesini, hâlihazırda meseleye en azından kısa ve orta vadede gerçekçi çözüm getirmeye yönelik en somut, en tutarlı, en etkili yöntem olarak görüyoruz.

     

    İnsani, siyasi ve askeri varlığımızla Filistin tarafının garantörlerinden biri olmaya hazırız. Bu konuda hüsnü niyet ve irade sahibi ülkeleri bir an önce bu teklifimizi değerlendirmeye, somut adım atmaya, barışa giden kapıları aralamaya davet ediyoruz. Allah’ın (cc) yarattığı herhangi canlı varlığımızın ölmesini istemiyoruz.

     

    Adil bir barışın kaybedeni olmayacağı tespitine gönülden inanan bir ülke olarak bölgede etkili tüm aktörlerin yer alacağı bir “Uluslararası Filistin-İsrail Barış Konferansı” düzenlenmesini öneriyoruz.

    Adil yargılama yolunun İsrail’e açılması için birçok ülkenin olabileceği anayasal yargılama kurumunun kurulmasıdır.  İnsan katili olan herhangi bir ülke Amerika, İsrail, İngiltere gibi ırkçı Devletler olamaz bu görevi ancak Türkiye öncülük yapabilir.

     

    Bu konferans, son 30 yılda yapılan, Madrid’den Oslo’ya, Şam el-Şeyh’ten Annapolis’e kadar nice benzer toplantının akamete uğrayan akıbetinden alınan dersler ışığında gerçekleştirilmelidir.

    Garantörlük teklifimiz başta olmak üzere, daha güçlü, bağlayıcı ve uygulamaya dönük kararlar ışığında atılacak bu tür adımlara, her iki tarafın da ihtiyacı var.

     

    Her fırsatta tekrar tekrar dile getirdiğimiz “Dünya 5’ten büyüktür” itirazımız, Gazze’deki son gelişmelerle bir kez daha teyit edildi.

    Buradan bir kez daha, “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek küresel yönetim ve güvenlik sisteminin adaletsizliği, dengesizliği, etkisizliği konusundaki haykırışımızı tekrarlıyorum.

     

    Birleşmiş Milletler ve özellikle de Güvenlik Konseyi, kendini süratle reforma tabi tutmalıdır.

    Dünyadaki insanların kendilerini, coğrafi ve inanç dağılımı başta olmak üzere tüm çeşitlilikleri ve dengeleriyle, adil şekilde içinde hissedecekleri bir Birleşmiş Milletler işleyişi ve Güvenlik Konseyi yapısı kurmalıyız.

     

    Dünyanın güvenliğini 5 devletin çıkarlarına teslim eden bir yapının sürdürülebilirliği yoktur. Gazze’de yaşananlar bunun son örneğidir.

     

    Cihat Yaycı Paşanın söylediği gibi şapkamızı önümüze koyarak iyi düşünmemiz gerekiyor.

     

    KASSAK Başkanı Salih Kurt, Alman Narkotik ve İstihbarat Şefi Thomas Pantelic’i 15 Şubat 2023 ağırladığında bir öngörüde bulunarak kendisine Filistin ve Gazze meselesinde Almanya’nın Türkiye’nin yanında yer alması için destek istemişti.

    Haberin linki ‘ne aşağıda yer verilmiştir.

    KASSAK Komisyon Başkanı Sn. Salih Kurt Beyin ifade ettiği gibi İsrail insanlık suçu işliyor, bu kabul edilemez bir durumdur.

    https://www.ilkhavadis.com/kassak-baskani-salih-kurt-alman-narkotik-ve-istihbarat-sefi-thomas-pantelici-agirladi.html

     

    Mustafa Şentürk

    Araştırmacı-Yazar

    Devamını Oku