DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 2167477-0,05%
Isparta
24°

KAPALI

17:01

İKİNDİ'YE KALAN SÜRE

RESİM AÇIKLAMASI
RESİM AÇIKLAMASI
Mehmet Ali ÇELİK

Mehmet Ali ÇELİK

10 Ağustos 2023 Perşembe

    ÇELİK’TEN VALİ BARUŞ’A SİTEM

    ÇELİK’TEN VALİ BARUŞ’A SİTEM
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    TİNGADER Genel Başkanı Mehmet Ali Çelik, kendilerine karşı anlam veremediği bir tavır içinde bulunduğunu öne sürdüğü Isparta Valisi Aydın Baruş’a sitemde bulundu.

    Tüm İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği (TİNGADER) Genel Başkanı, Akdeniz Gazetesi ve www.küreselakdeniz.com’un İmtiyaz Sahibi Mehmet Ali Çelik, Isparta Valisi Aydın Baruş’a sitem dolu bir mektup yazdı.  Vali Baruş’un, Genel Başkanı bulunduğu derneğe ve imtiyaz sahibi olduğu gazetelerine karşı anlam veremediği bir tavır sergilediğini iddia eden Çelik, “Devlet adamlarının görüşmemesi gereken kriminal bir çizgide isek bunu aleni hale getirmelisiniz ve elinizde bulunan bütün kolluk ya da adli kuvvet, kudretlerle gereğini yapmalısınız” dedi.

    Mehmet Ali Çelik’in, Isparta Valisi Aydın Baruş’a yazdığı sitem dolu açık mektup şöyle:

    SAYIN VALİMİZE AÇIK MEKTUP!

    Sayın valimiz, Isparta’ya atandığınız günden bu yana yaptığınız çalışmalar ve hizmetleri yakından takip etmekte ve Küresel Akdeniz İnternet Haber Portalı olarak tüm yerli ya da yabancı kamuoyuna büyük bir özenle sunmaktayız.

    Yine haber ailemiz arasına kattığımız ve Isparta’da yayın yapan sayfaları renkli iki gazeteden biri olan Akdeniz Gazetesi’nde de usul ve esaslara uygun olarak çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

    Söz konusu gazetelerimizin imtiyaz sahipliğinin yanı sıra teşkilat çalışmalarını Türkiye’nin 57 ilinde tamamlamış ayrıca yurt dışında da temsilcilikleri bulunan Tüm İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği (TİNGADER)’nin genel başkanlığı görevini sürdürmekteyim.

    Yeni göreve başlamanız dolayısıyla TİNGADER heyetiyle “Hoş Geldiniz” ziyaretinize gelmemize, daha sonraki günlerde de birkaç konuda oluşturduğumuz diyaloglar karşısında yaptığımız ziyaretlerin iadesini beklerken başta özel kalem müdürünüz olmak üzere sizi etkilediğine inandığımız dâhili ve harici etkenler yüzünden bize karşı olan tavrınızın aleni ve açık bir boyuta ulaştığını görmekten duyduğum üzüntüyü ifade etmek isterim.

    1-Size göre “devlet adamlarını görüşmemesi gereken” kriminal bir çizgide isek bunu aleni hale getirmeniz ve elinizde bulunan bütün kolluk ya da adli kuvvet, kudretlerle gereğini yapmalısınız.

    2-Tüm gazeteleri ziyaret etme nezaketinde bulunurken henüz yeni kurulmuş Akdeniz Gazetesi’ne gelmemeniz ne anlam ifade etmektedir?

    3-TİNGADER olarak Türkiye’nin en büyük meslek kuruluşu olmamıza karşın ki bunu İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğümüzden öğrenebilirsiniz, bunu dahi ziyaret etmemeniz ayrıca talebimize karşın protokol listesinde yer vermemiş olmanızın izahını artık öğrenme hakkımızın olduğunu düşünüyoruz.

    4-Yönetim kurulumuzda bulunan değerli ekibimizde Anadolu Ajansı Bölge Müdürü, İl Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü, bakan danışmanı, KKTC Cumhurbaşkanı Danışmanı, Türkiye Sanatçılar Birliği yöneticisi, Emniyet Haber muhabiri, radyo sahipleri gibi çok sayıda basın mensubu olmasına karşın valilik makamının tavrı yine izahtan varestedir.

    5-Yazdığımız haberlerden bazıları yalnız Türkiye değil dünya çapında yayımlanmakta, diğer yerel gazeteler lokal bir alana hitap ederken internet sitemiz ve TİNGADER sayfalarımızdaki haberler Türkiye’nin çok sayıda illerinde topluma duyurulmaktadır.

    6-Derneğimiz, İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğümüzce denetime tabi tutulmuş, yasal olmayan bir takım çalışmaları dolayısıyla kapatılma kararı verdiğimiz bir ilin şikâyeti üzerine uzun süreli inceleme yapılmış, sonuç tarafımıza bilgi verilmemekle beraber yasal olmayan hiçbir durumla karşılaşılmamıştır.

    Bu şartlarda takdir edersiniz ki bizlere yapılan haksızlık karşısında muhatap mevkii ya da makam kim olursa olsun doğruluk ve dürüstlükten şaşmadan bilgi ya da belgelerle hak ve hukukumuzu aramak olacaktır.

    Bu nedenle bu açık mektubumuzu arz eder, makama saygılarımızı sunarız.

    Mehmet Ali Çelik

    TİNGADER Genel Başkanı

    Devamını Oku

    RECEP ÖZEL İL BAŞKANI MI OLUYOR?

    RECEP ÖZEL İL BAŞKANI MI OLUYOR?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    YEREL SEÇİMLER ÖNCESİ ISPARTA’DA SİYASET 

    YEREL SEÇİMLER ÖNCESİ AK PARTİ İL BAŞKANI ya da BELEDİYE BAŞKAN ADAYI KİM OLMALIDIR?

    Çalkantılı 14 Mayıs 2023 milletvekili seçimini şöyle ya da böyle nedenlerle 36 oy farkla kazanan veya kazandırılan Av. Osman Zabun’un TBMM’de vekillik yemini ederek yerini almasından sonra şimdi gözler bir “emir eri” gibi mengene arasına sıkışıp kalan ve bir gazetecinin iki kez davet edildiği halde iftar sofrasından kaldırılmasının tek sebebi olarak karşımıza çıkan atanmış İl Başkanı Serkan Keskin’in AK Parti il kongresine kadar bu görevde kalacağına kesin gözle bakılmaktadır.

    Akdeniz Gazetesi’nin Sayın Keskin’in iki kez randevu talebine rağmen bugüne kadar cevap vermemesinin sebebini ise bilmiyoruz.

    Biz Serkan Keskin’in basın ile diyaloğunu yeniden gözden geçirmesini öneriyoruz.

    Ayrıca biz kimse için ön yargılı bir gazetecilik yapmıyoruz. Yani; ”Geleni eteklemiyoruz, gideni de iteklemiyoruz”. Sadece ve sadece salt gazetecilik yapıyoruz. Kimsenin kiralık ya da satılık kalemi olmadık. Hep kamuoyunun fahri avukat ve tercümanlığını yaparak bugünlere geldik.

    Bizim dostluğumuz pazara kadar değil mezara kadardır.

    Kamunun yüksek çıkarlarına el uzatan, göz diken, haram lokma peşinde koşan her kim olursa olsun asla gözünün yaşına bakmadan yüksek cesaretle, kurşunlar ve bıçaklanma pahasına da olsa özgüveni yüksek bir cesaretle onların üzerine gitmekte asla geri adım atmadık. 

    AK PARTİ İL BAŞKANI KİM OLMALIDIR?

    Atanmış il başkanı Serkan Keskin bağımsız, siyasi beceri, ehliyet ve liyakatte olup olmadığı tartışılabilir.

    Haricen edindiğimiz bilgilere göre muhasebeci Serkan Keskin insani hasletlerden geçerli not alırken, Isparta’yı temsil etmekte ise sınıfta kalmakta ve hatta çift dikiş yapması halinde AK Parti’yi derleyip toparlayacak vasıfta olmadığı algısı ile karşılaştık. Sayın Keskin belki yapmakta olduğu muhasebecilikte derin bilgi ve tecrübe sahibi olabilir.

    Ancak bizim Keskin hakkında bir bildiğimiz konu varsa o da şudur;

    14 Kasım 2020 tarihinde Miryokefalon Zaferi hakkında İl Genel Meclisi toplantı salonunda bir konuşma yapmam için davet edilmiş olmamıza rağmen kendi fotoğrafçısının çektiği resimleri uyduruk mazeretlerle bugüne kadar vermemiş olması bir tarafa kendisinin zaferin kazanıldığı ilçe Gelendost’lu olduğu ve; ”Ben bu konuyu önemsiyorum.” dediği halde bugüne kadar Miryokefalon Zaferi’nin kazanıldığı yer Yenice Sivrisi/Gelendost için tescil edilmesi hakkında en ufak bir adım atmamış ve girişimde de bulunmamış olmasının sebepleri arasında “Miryokefalon’un Sağır Sultanları”ndan birisi olarak karşımıza çıkan Süreyya Sadi Bilgiç ile Osman Zabun ya da dönemin görevli ve torpilli Isparta Valisi Ömer Seymenoğlu olabilir inancı kamuoyunun ortak kanaati haline gelmiştir.

    O nedenle Sayın Keskin, 14 Mayıs seçimlerinde AK Parti’nin kaybettiği 50.000 oyun telafisi için yeterli il başkanlığı yapmaktan çok uzaklardadır algısı oldukça yaygındır.

    AK Parti’ye oy kaybettirdiğine kamuoyunda kesin olarak inanılan Osman Zabun’un yakın ve teslimiyetçi yol arkadaşı olmasıdır ki, “Serkan Keskin’in başarılı olma şansı adeta yok hükmündedir” diyen kahir bir ekseriyete bizde ortak olmak durumundayız.

    AK Parti’ye Isparta’da tarihinin en büyük oy kaybetmesine sebep olanların başında sadece Osman Zabun ile Serkan Keskin’in olmadığını herkes gibi biz de biliyoruz.

    Süreyya Sadi Bilgiç’in Isparta siyasetinde uzun yıllar tek adam olmasının sonucudur ki AK Parti Isparta’da çok büyük kan kaybına uğramaktan, başarılı belediye başkanı Şükrü Başdeğirmen’in proje ve hizmetleri bile sandığa yansımamışsa AK Parti Genel Merkezi kurmayları bu sonucu masaya yatırmalı ve “sorunun kaynağını tam olarak ortaya koymalıdır” diyoruz.

    Başka bir ifade ile Süreyya Sadi Bilgiç ile Osman Zabun’a gösterilen tepkinin korkunç boyutu her türlü hizmetten daha etkili olduğu gerçeği ile karılaşıyorsak bunun sosyal ve bilimsel olarak tespit edilmesi gerekmez mi? diye de sormaktan kendimizi alamıyoruz.

    Osman Zabun’un da yaslandığı ve aday olması için elindeki siyasi gücü kullanan Süreyya Sadi Bilgiç’in 6 Temmuz 2023 günü Isparta’ya gelerek, ”Ben Müslüman değilim, Süryani’yim” diyen Isparta İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Mahmut Zadeoğlu (Mardin/Midyat) ile birlikte Isparta Belediye Başkanı Sayın Başdeğirmen’i makamında niçin ziyaret ettiği ve basına kapalı olarak yapılan özel görüşmede SSB’nin Sayın Başdeğirmen’e neler teklif ettiği ve nasıl cevap(lar) aldığı ya da ne gibi pazarlıklar içerisinde olduğu kulis bilgilerinden mahrum olmamız, kamuoyunun bizden beklediği yeterli bilginin gecikmesine sebep olmuştur.

    DÜĞÜN DEĞİL, BAYRAM DEĞİL, ENİŞTEM BENİ NİYE ÖPTÜ ?

    Tüm siyasi sıfatlardan mahrum hale gelen ve bakan yardımcılığı beklentisinden de umduğunu bulamayan ama yakında Amerika’ya gideceği dillendirilen SSB’nin Şehrü-l Emin’lik makamına yapmış olduğu böyle bir ziyaretin iç yüzünü bilmemekle birlikte, “Türkiye’de hiçbir şey gizli kalmaz. Yani yerin kulağı vardır” diyen duayen bilim ve siyaset üstatları için şimdilik beklemede kalıyoruz.

    Bu Durumda Ak Parti İl Başkanı kim olmalıdır?

    Herkes şunu çok iyi bilmelidir ki, bugün Isparta’da AK Parti 14 Mayıs seçimlerini kazanarak kaybetmişse psikolojik yılgınlık girdabı içinde bocalamaktan bir an önce kurtulmalıdır.

    Halktan uzak bir vekil ile halefi Keskin’in önümüzdeki aylarda yapılması muhtemel bir kongrede tekrar ortalarda dolaşması demek, üzerine ölü toprağı serpilen siyaset cambazlarının varlığına icazet verme anlamı taşıyacaktır inancı kamuoyunda yaygın bir algı halindedir. 

    Onun için ne Serkan Keskin ve ne de Osman Zabun ile AK Parti Isparta’da geleceğine umutla bakamaz inancındayız.

    AK Parti’ye 50.00 oy kaybettiren abileri Süreyya Sadi Bilgiç, Osman Zabun ile Serkan Keskin’in AK Parti teşkilatlarına müdahale etmeleri halinde yerel seçimlerde ve 5 yıl sonra yapılacak genel seçimlerde daha kötü sonuçlar alınması kaçınılmazdır görüntüsü ortadadır. 

    Siyaset, itibarlı insanların öncülüğünde yapılırsa değer kazanır, ülke ve millet kazanır derken, güven vermeyen ve itibar yoksunu siyasetçilerin dayatılarak seçmene sunulması millet evlatlarının dualarından da mahrum ve me mahkum olma sonucunu doğurur ki, böyle siyasetçilerden ne hizmet ve ne de bereket beklenemez.

    RECEP ÖZEL İL BAŞKANI OLMALI MIDIR?

    Bugün AK Parti’nin kurucu il başkanı olarak bilinen ve defalarca milletvekili olarak Isparta’yı TBMM’de temsil eden Recep Özel AK Parti YSK (Yüksek Seçim Kurulu) temsilcisi ve AK Parti Seçim İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un da yardımcısı olarak yoluna devam etmektedir.

    Sayın Özel için şaibeden bahsedemezsiniz. Sadece elindeki gücü son il kongresinde kullanmamakla bugünkü AK Parti yönetiminin beceriksizliğinin devamından sorumsuz olamayacağını kendisinin de bilmekte olduğunu ayrıca hatırlatmaya gerek yoktur inancındayız.

    Sayın Özel, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde; “benim adayım, seçimi kiminle rahat kazanacaksa odur” diyerek Süreyya Sadi Bilgiç’in “Osman Zabun aday olsun” gibi seçimi kaybettirecek bir aday için anlamsız ve çıkmaz sokak siyaset peşinde koşan SSB gibi tavır içinde bulunmanın ötesinde Sayın Erdoğan’a da bu iradesini ortaya koyan siyasetçi olarak bilinmektedir.

    Yine Sayın Özel, 14 Mayıs 2023 seçimleri öncesinde Sayın Cumhurbaşkanına bizzat giderek; “eğer Osman Zabun aday yapılırsa büyük tepki çeker, büyük oy kayıplarına uğrarız” mesajını verdiğini de bize gelen kulis bilgilerinden öğreniyoruz.

    Ki Sayın Özel bu duruşu ile ne kadar haklı ve çok isabetli bir tespitini Sayın Cumhurbaşkanına iletmekle AK Parti’nin yüksek çıkarlarının adamı olduğunu ortaya koymuştur, diyenlere bizde eşlik ediyoruz.

    Bugün Sayın Özel eğer yeniden AK Parti il başkanı olursa Isparta için özverili bir siyaset adamı boşluğunu dolduracağını da rahatlıkla dillendirebiliriz.

    ABDULLAH TOLA İÇİN NE DENEBİLİR?

    Senirkent’in yetiştirdiği kadim siyasetçi ve iş adamı (Tola Ofset) Abdullah Tola hiçbir zaman AK Parti’nin içinde bulunduğu siyaset için seyirci kalmamış, tribünlerde oturmamıştır. Üzüntüsünü bir değil defalarca en yakın dava arkadaşlarına da anlatmaktan çekinmemiştir.

    Düzgün bir insan ve iş insanı olarak bilinen Sayın Tola asla yanlışa göz yummadığı gibi doğruları her zaman söylemekten geri adım atmayan bir karakteristik yapısıyla ve dobra dobra duruşuyla “niçin AK Parti il başkanı olmasın?” diyenlere bizde hak veriyoruz.

    Eğer yeni bir il başkanı seçiminde Osman Zabun’a yetki ve fırsat verilirse ne Recep Özel ve ne de Abdullah Tola’ya geçit vermez inancındayız. 

    Ama AK Parti’nin tekrar eski gücüne kavuşulması isteniyorsa Osman Zabun ve çevresinin siyasi müdahalelerinin önlenmesi elzemdir, diyenlerin ortak sorumlulukları bulunmaktadır.

    “SİYASET, BİR TEHLİKE MAYDANA GELMEDEN TEDBİR ALMA SANATIDIR.”(Siyasetname, Nizamü’l-mülk)

    Eğer bugün CHP, MHP ve İYİ Parti (kısmen) 14 Mayıs seçimlerinden istedikleri sonucu almışlarsa bunun tek sebebinin AK Parti’ye oy kaybettiren (50 bin oy) Osman Zabun ve temsil ettiği teşkilatlardan başkası değildir. 

    Ünlü Selçuklu Veziri Nizamü’l-mülk ünlü eseri Siyasetname’de bir tehlike meydana gelmeden tedbir almayı siyasi bir sanat olarak bizlere asırlar ötesinden bildirmişse şimdi tedbir alma zamanıdır.

    Kendi şahsi çıkarları için AK Parti’yi bir basamak olarak kullanan her kim olursa olsun bundan böyle taviz verilmemelidir.

    Bu görüşümüz diğer tüm partiler içinde geçerlidir. 

     

    BAŞDEĞİRMEN İLE HİÇ KİMSE HİÇBİR PAZARLIK İÇİNDE OLMAMALIDIR

    Isparta Belediye Başkanı Sayın Başdeğirmen tam bir proje ve hizmet siyasetini adeta ibadet haline getiren bir Şehrü-l emin olarak Isparta’ya büyük hizmetler verirken O’nun yolunu kesmeye çalışan parti içi mefaatperestler olabilir.

    Ama Sayın Cumhurbaşkanı, Başdeğirmen ile Isparta’ya hizmet edilmekte olduğunu yakinen bildiği için O’nun tekrar aday olmasının önünde olmak isteyen bedbahtların emellerine ulaşamayacaklarının bilinmesinde bir sakınca yoktur, diyen Ispartalılara saygı duyuyoruz.

    NOT 1: Önemli bir yer işgal eden önemli bir siyasetçinin maharet ve marifetlerini ve ayrıca şahsi itiraz ve isteklerine karşı konumunu nasıl kullandığını merakla bekleyiniz.

    NOT 2: CHP, kongreler ve yerel seçimlerde nasıl bir yol haritası izleyecektir? Yakında, bekleyiniz…

    Mehmet Ali ÇELİK

    Devamını Oku

    SDÜ REKTÖRÜNÜ ARIYOR

    SDÜ REKTÖRÜNÜ ARIYOR
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Eğitim Kurumları bir milletin temel taşlarıdır. O nedenle; “beşikten mezara kadar ilim öğrenin”, “ilim tahsil etmek her kadın ve erkek için farzdır”, “hiç bilinler ile bilmeyenler bir olur mu?”, “alimin uykusu ibadettir”, “dünyayı isteyen ilim öğrensin, ahireti isteyen ilim öğrensin hem dünyayım hem ahireti isteyen yine ilim öğrensin” temel kültürel değerlerimizi göz önünde bulundurduğumuzda eğitim bir milletin varlık ve bekası için ne kadar ortada olduğu önemlidir.

    Beşeri, dini, sosyal, askeri, siyasi, fenni, coğrafi, tarihi konularda insanın yücelme ve yükselmesi her bir fert için ilim öğrenmenin üzerimize yüklenen bir sorumluk olduğu gerçeği kaçınılmazdır.

    Milletleri, güçlü ve ileri hakim kılan temel öge ilim olmakla birlikte, “ilimi ile amil, yaşantısı ile kamil” bir fert toplum hedefinde kenetlenmekten uzaklaşan toplumlar tarihin çöp sepetindeki yerleri almıştır. Asurlular, Keldaniler, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Sümerler, Babürlüler, vd… bunlar tipik bir örnektir.

    Osmanlı imparatorluğunun kuruluş, ilerleme ve yükselme sebepleri arasında ilim en önemli temel unsur olduğu halde ilim toplumundan uzaklaşan bir imparatorluğun duraklama, gerileme ve ayakta durmakta zorlanmasından ilk sebepler arasında ilim gelmektedir.

    SDÜ’NÜN ARADIĞI REKTÖR NASIL OLMALIDIR

    Bu gün SDÜ, ehliyet ve liyakatten uzak, bilimsel kariyerden yoksun, yönetme kültüründen mahrum, diyalog, ortak istişareden ve akıldan nasibini almaktan uzak bir anlayışla Isparta’nın “hak ettiği ve beklediği bir eğitim kurumun eksikliği kısa ve uzun orta vadede ortadan kaldıracak bir rektör için önümüzde sayılı günler kaldı.

    Umuyor ve bekliyoruz ki, sayın Cumhurbaşkanı toplumsal ve akademik beklentiler boşa çıkarmayacak bir rektörü SDÜ’ye atar ise herkes kazanmış olacaktır.

    Öğrencisinden, personeline, akademisyeninden, hizmet adına tüm kesimler için bugün önemli bir beklenti haline gelmiştir rektör ataması…

    PROF. HASAN GÜRBÜZ’ÜN FABRİKA AYARLARINA DÖNEN BİR REKTÖR…

    Halk ile iç içe öğrenci ve tüm akademisyen ve çalışanların “benim rektörüm” diye bileceği bir ilim adamının yönetime getirmesinden herkes kazançlı çıkacağı gerçeği karşısında şimdilik bazı öneri ve tespitlerimizi merhum Gürbüz’ün şahsında siz değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz;

    ŞÖYLEKİ;

    1. Bu gün herkes, tanıyan ve tanımayan SDÜ kurucu Rektörü merhum Prof. Hasan Gürbüz’ü aramaktadır.

    2. O Gürbüz ki, tam bir elektronik beyin, her türlü donanıma sahip,  seven ve sevilen bir abi, baba, kardeş, ortak aklın bağrına bastığı bir rektör olarak bu güne kadar SDÜ’de bir türlü yeri doldurulamamışsa bunun sebebini çok iyi araştırmak ve düşünmek gerektiği inancındayız.

    3. Çok nüktedan, merhum Demirelleri bile güldüren ve hatta Rektör Gürbüz’e kadınların elini sıkmaz diyen “Atatürkçü Düşünce Derneği” kadınlarını rektörlük makamında kabul ederken tek tek ellerini sıkınca o günün dernek başkanı ve heyette bulunanlara; “hanım efendiler, biz sizin elinizi sıkmayacağız da nerenizi sıkacağız?” yüksek esprisi ile iz ve gök kubbede hoş bir seda bırakan merhum Gürbüz’ün Sütçüler’deki kabrinde rahat uyması isteniyorsa halk adamı bir rektöre bugün her zamankinden çok ama çok daha fazlası ile ihtiyaç duyulduğu ortada değil midir.

    SDÜ ARAŞTIRMA HASTANESİ YOĞUN BAKIMDAN KURTARILMASI İÇİN BAĞIMSIZ YENİ BİR HASAN GÜRBÜZ’E İHTİYACI VARDIR

    Bugün gurur ve kibirden uzak, Isparta ile kucaklaşan ve kucaklayan bir rektörün varlığı adeta Farzı ayın haline gelmiştir

    Çok yakından tanıdığım, mütevazılıği, kişiliği ve yatırımcı ruhu ile Isparta’yı, üniversiteyi kucaklayan bir rektör beklentisi bu gün herkesin ortak temennisi ve duasıdır.

    Birilerini değil herkesin adamı bir rektör görmek sadece bizim değil herkesin ortak beklentisidir.

    Onun rektörü, bunun rektörü değil bizim rektörümüz, “hepimizin rektörü” diye bileceğimiz bir bilim insanın rektör olabilmesi için hiçbir baskı altında kalmadan sayın Cumhurbaşkanı’na da çok büyük sorumluk ve görevler düştüğü inancındayız.

    SDÜ’nün Türkiye ve dünya üniversiteleri arasında yer alması için gün, bu gündür.

    YÖK LOGO

    Sayın YÖK Başkanı Erol Özvar’a ve sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan’a kamu adına çağrımızı yaparken taşıdığımız sorumluktan başka bir niyetimizin olmadığını herkesin bilmesini istiyoruz.

    Başta SDÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nin kangren haline gelen sorunlarının çözümlenmesinin ötesinde çözüm üreten, çözüm odaklı bir rektörün ilk ve son özelliği Ehliyet ve Liyakat olmalıdır.

    Herhalde SDÜ’nün önümüzdeki yıllarda “kaybeden” değil “kazanan” bir üniversite olması için buna ihtiyaç vardır diye düşünüyoruz.

    İnsanın fıtrat kanuna uyan ve uygun, “iki günü eşit olan zarardadır” temel ülküsü ile kendine bir hayat nizamı çizende yeni bir rektör atamasının gerçekleşmesi ile herkes ve herkesin, Üniversite- Isparta bütünleşmesinin yolunda açacağı için beklentimiz oldukça yüksek ve ileri düzeydedir diyenlere “biz de sizinleyiz” diyoruz…

    Devamını Oku

    NEREDE KALMIŞTIK ?

    NEREDE KALMIŞTIK ?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Akdeniz Gazetesi kimsenin yazmadığını, yazamadığını yazan gazetecilik anlayışıyla sizin için yayın hayatında.

    ÖZGÜVENİ YÜKSEK BİR GAZETE

    Asla satılık ve kiralık kalem kullanmadan 5N 1K (ne, nerede, ne zaman, nasıl, niçin, kim) sorularını gazetecilik prensipleri olarak kabul ederek kaleme aldığımız konu ve konularla sizin gazeteniz olarak Akdeniz evinizde, işyerinizde…

    KIBLEMİZ DÜZGÜN OLACAK

    Kıblesi düzgün, şeytan ile ortaklık peşinde koşmayacak Akdeniz Gazetesi münafık, hain, terörist, Devlet ve millet düşmanlarının, laiklikte yeri olmayan din düşmanı ve din istismarcılarına karşı sonuna kadar mücadele edecek.

    NEREDE KALMIŞTIK?

    Yıl 10 Şubat 1994. Yapılan bir anketle Akdeniz Gazetesi ilk sayısı ile yayın hayatına başlıyordu. Bendenizin bizzat kaleme aldığı köşe yazısının adı; “NEDEN ÇIKIYORUZ?” idi.

    O gün özgür ve güçlü bir gazetenin önemli bir iddiası vardı.

    “GELENİ ETEKLEMEK, GİDENİDE İTEKLEMEK İÇİN ÇIKMIYORUZ”…

    Öyle de oldu. Yıllar geçti. Akdeniz Isparta’nın A takımı bir kadro ile açık ara gündem belirleyen bir gazete olarak sizin gözünüz, kulağınız ve diliniz olmanın gururuyla yoluna devam ediyordu.

    KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ?

    “Amma velakin” ile merhum Ali İhsan Çaltı, Salih Tokay, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çetin Keskinpala, AA temsilcisi Zafer Çağlar ve usta gazeteci Merhum Soner Toros vd.

    Her biri “ben” değil, “biz” diyerek tek yumruk kenetlenmiş bir gazete için gecesini gündüzüne katarak büyük bir sorumluluk duygu ve düşüncesi ile her gün yeni bir dünya kurmak için gazetemiz Akdeniz’e sahip çıktılar.

    İHANETE KURBAN OLAN BİR GAZETE

    Hiç kimsenin hayal dünyasından bile geçmeyen bir tarihte Akdeniz Gazetesi büyük bir ihanetle karşılaştı.

    Kurucusu ve fikir babası olduğum bir gazetenin korkunç bir ihanetle el değiştirmesi ve şahsımı hedef alan ağır ithamlara hedef olmam karşısında C.Allah’a havale ettiğim iş ortağıma bugün yine de sağlık ve esenlikler diliyorum.

    ALLAH SABEREDENLERLE BERABERDİR

    Isparta’nın adeta amiral gemisi haline getirdiğim Akdeniz Gazetesi’ni kapattırırken gözlerimden yaş, içimden kan ağlıyordum.

    Nefis muhasebesi yapmak her insana nasip olmaz. Çoğu kez yaşadığımız sıkıntıların günahlarımızı kefareti olduğuna inanmakta zorlanırız. Yani hayrın ve şerrin irade-i cüzziye ile irademize teslim edilmiş olmasına rağmen Hakk’a teslimde isyankâr insanlar dünyasında yaşadığımız için suçumuzu kabul etmezken ne kadar asi ve doyumsuz olduğumuzun farkında bile olmadan hayatımıza devam ederiz.

    Eğer dünya hayatının sınav için yaratıldığını bir bilebilseydik hiç kimse, kimseye haksızlık etme lüksünün olmadığını temsil ederdi(k).

    HAKLARIMI ALLAH’A HAVALE ETTİM

    Yunus Emre’nin;

    “Mal sahibi, mülk sahibi,

    Hani bunun ilk sahibi,

    Malda yalan, mülkte yalan,

    Var git birazda sen oyalan.” veciz sözü ve yaşadığımız asrın felaketi deprem(ler) karşısında herkesi helalleşmeye davet ediyorum.

    ÖZGÜVENİ YÜKSEK BİR GAZETE

    Yine hiç kimsenin yazmadığı, yazamadığını yazan bir gazetecilik için yayın hayatına başlıyoruz.

    Asla satılık ve kiralık kalem kullanmadan 5N 1K (ne, nerede, ne zaman, nasıl, niçin, kim) sorularını gazetecilik prensipleri olarak kabul ederek kaleme aldığımız konu ve konularla sizin gazeteniz olarak Akdeniz evinizde, işyerinizde…

    Akdeniz, kıblesi düzgün, şeytan ile ortaklık peşinde koşmayan, münafık, hain, terörist, Devlet ve millet düşmanlarının, laiklikte yeri olmayan din düşmanı ve din istismarcılarının korkulu rüyası olarak her zaman ve her yerde sizlerle olmak için çıkıyor. Laikliği inancının gereği yaşama hürriyeti olarak kabul edenlerin sesi olmak için geliyoruz.

    Mesleğinde zirve yapmış duayen gazeteci Müslüm Aktürk’ün sorumlu müdürlüğünü yaptığı Akdeniz Gazetesi sizin için, sizin adınıza yayın hayatında.

    Akdeniz sizlerin çok değerli destekleri ve dostlarımızın istekleriyle yeniden sizlerle birlikte…

    YİĞİT, DÜŞTÜĞÜ YERDEN KALKANDIR

    Vakit su gibi akıp gitti. Aradan geçen 30 yıla yakın bir zamandan sonra hasretle beklediğiniz; bugün yine sizlerle birlikte, el ele, kol kola, yayın hayatına başlayan gazeteniz Akdeniz Gazetesi yine düştüğü yerden kalkan bir yiğit gibi sizler için yayında.

    Not: Isparta aşığı, merhum Züftü Altuğ’un veliahttı, gazeteler patronu Emre Altuğ’a da teşekkür borcumuzu teslim ediyorum.

    Devamını Oku

    En fazla kızaran takım Antalyaspor! Tam 5 futbolcu….

    En fazla kızaran takım Antalyaspor! Tam 5 futbolcu….
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Dağlık Karabağ’da 27 Eylül tarihinde başlayan savaş 44 günde Ermenistan’ın tarihi mağlubiyetiyle sona ermiş, yenilginin ardından Erivan’da başlayan protestolar Başbakan Paşinyan’a istifa çağrılarıyla günlerce devam etmişti.

    Azerbaycan 27 yıl sonra işgalden kurtulan Ağdam’a girmiş ancak şehirdeki acı tablo, gün ışığıyla birlikte ortaya çıkmıştı. Neredeyse tek bir sağlam bina kalmayan şehrin harabe görüntüsü yürek burktu.

    Rusya heyeti Azerbaycan ve Ermenistan’da önemli görüşmeler gerçekleştirirken Paşinyan’a tüm umutlarını başladığı Rusya’dan yine kötü haber geldi.

    “Dağlık Karabağ Azerbaycan’ın Ayrılmaz Bir Parçası”

    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu ifade etti.

    Rossiya 1’e konuşan Putin, Dağlık Karabağ’ın aidiyeti ile ilgili değerlendirmesinde bölgenin Azerbaycan topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu söyledi.

    Putin, “Ermenistan, Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını ve egemenliğini tanımadı. Bu, uluslararası hukuk açısından hem Dağlık Karabağ’ın hem de ona komşu tüm bölgelerin Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğu anlamına geliyordu” diye konuştu.

    Ermenistan Yalnız Hissetmesin Diye Herşeyi Yaptık

    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan 10 Kasım itibariyle Dağlık Karabağ’da 27 Eylül’den beri devam eden çatışmaların durması için bir anlaşma imzalamıştı.

    İmzalanan ortak bildiriye göre Azerbaycan ve Ermenistan güçleri anlaşmanın imzalandığı anda bulundukları noktalarda kaldı. Böylece çatışmalar esnasında ele geçirdiği yerleşim yerleri Azerbaycan’ın denetimine geçmiş oldu.

    Bu bir alıntı metin örneğidir.

    Dağlık Karabağ’da Azerbaycan ile Ermenistan arasında çatışmaları sonlandıran anlaşmanın ardından bölgedeki durum ile ilgili temaslarda bulunmak üzere Rus hükümet üyelerinden oluşan heyet Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye gitmiş, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dur.

    Başbakan Yardımcıları Aleksandr Novak ve Aleksey Overçuk oluşan heyet Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya’nın imzaladığı üçlü bildirinin bölgede sağlam ve uzun süreli barışın sağlanması açısından önemli adım olduğunu açıklamıştı.

    • Rusya Devlet Başkanı Putin’in, “‘Dağlık Karabağ sorunu’ ifadesini bir daha duymamayı umuyorum” şeklindeki açıklamasına katıldığını bildiren Aliyev, “Ben de bu sözleri duymayacağımı umuyorum.
    • Umarım Dağlık Karabağ bahsi geçtiğinde, sadece kalkınmadan, savaşın sonuçlarının ortadan kaldırılmasından ve bir zamanlar birbirine düşman olan ülkelerin uzlaşmasıyla ilgili haberler duyacağız.” dedi.
    • Lavrov, üç ülkenin imza attığı bildirinin, bazı güçler tarafından kan dökülmesinin sonu, barışçıl yaşama geçiş, insani sorunların çözümü olarak değil, jeopolitik oyunların prizmasıyla yorumlanmaya çalışıldığını, bunun da çağdaş değerlerle bağdaşmadığını kaydetti.

    Aliyev’in bölgedeki uzlaşma konusunu her zaman vurgulamasına özel önem verdiklerini bildiren Lavrov, bölgede yapılacak tüm çalışmaların yabancı çıkarlar için değil bölge insanlarına yönelik olduğundan emin olduğunu ifade etti.

    Öte yandan Dağlık Karabağ’da çatışmaları sona erdiren anlaşma gereği Azerbaycan’a ait topraklarda bulunan Ermeni siviller ve askerler, bölgeden ayrılmaya devam ediyor.

    Burası yukarıda ki görselin altyazı örneğidir.

    Yenilginin ardından başkent Erivan’da istifa etmesi için günlerce protestolar yapılan Başbakan Paşinyan ise uzun süre sonra cepheye savaşmaya giden eşiyle birlikte bir cenaze töreninde görüntülendi.

    1. İstifa çağrılarına direnen Başbakan Nikol Paşinyan, dünyada hiçbir ülkenin tanımadığı Dağlık Karabağ’ın yöneticisi Arayik Harutyunyan’la görüştü.
    2. İkilinin buluşmasına dair yapılan açıklamada çatışmalar sırasında kaçanların geri dönmesi ve normal yaşamın başlaması masaya yatırıldı.
    3. Şimdiye kadar 25 bin Ermeninin Dağlık Karabağ’a geri döndüğü bilgisini veren Harutyunyan, savaşta ölen askerlerin ailelerine 600 dolar yardım verileceğini söyledi. 10 Kasım anlaşmasıyla statüsü tamamen belirsiz kalan Dağlık Karabağ Ermenistan tarafından bile tanınmıyor.
    4. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmalar devam ederken Ermenistan’a verdiği desteği açıkça ifade eden Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise hafta sonunda dikkat çeken bir ziyaret gerçekleştirdi.
    Burası yukarıda ki videonun altyazı örneğidir.

    Öte yandan Dağlık Karabağ’da çatışmaları sona erdiren anlaşma gereği Azerbaycan’a ait topraklarda bulunan Ermeni siviller ve askerler, bölgeden ayrılmaya devam ediyor.

    Yenilginin ardından başkent Erivan’da istifa etmesi için günlerce protestolar yapılan Başbakan Paşinyan ise uzun süre sonra cepheye savaşmaya giden eşiyle birlikte bir cenaze töreninde görüntülendi.

    Devamını Oku